Bu bloğu açtığımızda heyecanlıydık.Hem projemiz için iyi bir izlenim bırakacaktı hem de gerçekten bir amaç uğruna bir şeyler yapmış olacaktık.Hata biz de galiba.Kolay sandık bu işi,ilgi çekeriz diye düşündük.İlgi çekmek için Twitter hesabı bile oluşturduk.Yanılmışız.Aslında bu yazdığımız yazıyı okuyacağınızı bile tahmin etmiyorum.Neden bir şeyler yapmak için destek olacağımıza köstek olmaya çabalıyoruz?Aa unutmuşum,insanız.Özümüz bu bizim.
Fazla kapıldık takip edileceğimize.Projemiz bile başkalarının gözünde başarılı olmadı.Acaba biz mi kendimizi yanlış ifade ettik? Her gün düzenli yazı yayınlamasak da bir şeyler yayınlıyoruz.İnsanların ilgisini çekmek için sıkıcı değil,daha zevkli bir şeyler yayınlamalıyız değil mi? O öyle olmaz işte.Biz insanlara bazı şeyleri hatırlatmak istedik.Unuttukları,unutulan şeyleri.Biz ırkçılığa karşı olduğumuz için,herkesin eşit davranılmayı hakkettiğini düşündüğümüz için başladık bu bloğa ama gel gör ki bir insan bile bunu önemsemiyor.Facebook'ta kim kimin resmini beğenmiş?, o kime ne demiş?,bunlarla ilgilenmek daha kolay,zevkli oluyor.Ama bana kalırsa büyük bir rezalet!
Yanılmışım,yanılmışız.Hata da bizde.Hata,insanları kendimiz gibi görmemiz olmuş.Onları kendimiz gibi duyarlı düşünmemiz olmuş.Sayenizde tükeniyoruz.Bir iki kişiyle olacak iş değil bu ama en azından o bir iki kişinin bizim yanımızda yer aldığını biliyoruz.
Evet biz hatalıyız.İnsanlığı değiştirmek için hata yaptım.Ama ben bu hatamla gurur duyuyorum.Bu yazıları görmeseniz de biz yolumuza devam edeceğiz.Sizin gibi duyarsızlar için değil,hak,eşitlik isteyen insanlar için.Biz onların yanındayız.Varsın siz olmayın!
İyi bir amaç uğruna.....
Teşekkürler,
Caroler
Black or White?
Does it matter for humans to be BLACK or WHITE? We are here to stop this and show that there's NO DIFFERENCE...
Hello!
Hello Everyone,
I'm Caroler and I'm the head of this Blog.As you can see my aim is stop "RACISM".I'm working on a project and I thought a blog might be impressive.I'm going to put some presentation made by my friends and me.Thanks for now...
11 Ağustos 2012 Cumartesi
7 Ağustos 2012 Salı
Büyüyemedi!
Anne Frank'i duymuş muydunuz?
Ben "Freedom Writers/Özgürlük Yazarları" filminden duymuştum adını.Sonra fazla ilgilenmedim.İlgimi artıransa da dün akşam izlediğim "Anne Frank'in Hatıra Defteri/Memories of Anne Frank" filmi oldu.Hayatımda en çok etkilendiğim filmlerden biriydi.Bu film Anne Frank'in iki sene boyunca düzenli olarak yazdığı günlüğünden uyarlanmıştır.
Anne ve ailesi Yahudi idi.1942 yılında Adolf Hitler'in Hollanda'ya girmesiyle 2 yıl boyunca kendi ailesi ve başka bir ailesiyle saklanmak zorunda kaldı.Ama olmadı.Polisler bastı.Herkesi götürdü,ayrı kamplara koydu.Kadınların,erkeklerin saçları kesildi.Köle gibi çalıştırıldılar.Hasta,yaşlı ve çocuk olanları meşhur gaz odalarında yaktılar.Anne Frank ve kız kardeşi tifodan dolayı öldüler.Tek hayatta kalan babaları Otto Frank oldu ve Anne'in günlüğünü kitap olarak bastırdı.Anne 15 yaşında vefat etti.
Filmde birde haham vardı.Haham,aynı zamanda tarih ve felsefe öğretmeniydi.Bir asker bir çeşit sınava hazırlanıyordu ve Hahamdan ders alıyordu.Hahamdan ona sorular sormasını istediğinde,Haham ona "Vicdan"ı sordu ve askerin cevabı; "Vicdan Yahudilerin icat ettiği bir şeydir." Haham o askeri iyice köşeye sıkıştırınca askerin tek yapabildiği tabancasını Hahamın yüzüne doğrulttu.Ama vuramadı.Yahudilerin icat ettiği vicdanı el vermedi.Haham sonra genç bir erkek çocuğunu kurtarmak için kendini feda edip gaz odasına yollandı.
Anne'in hayalleri vardı.Anne evlenmeden önce yazar olacaktı.O çeşitli romanlar yazacaktı.Belki Dünyayı değiştirecekti.O,büyüyecekti.Büyümedi.Aynı zamanda o gaz odasına giden küçük çocuklarında hayalleri vardı belki.Ama onlar "Ari Kan"dan değillerdi.
Büyüyemeyen ve büyütülemeyen çocuklar ve Anne için...
Teşekkürler,
Caroler
Ben "Freedom Writers/Özgürlük Yazarları" filminden duymuştum adını.Sonra fazla ilgilenmedim.İlgimi artıransa da dün akşam izlediğim "Anne Frank'in Hatıra Defteri/Memories of Anne Frank" filmi oldu.Hayatımda en çok etkilendiğim filmlerden biriydi.Bu film Anne Frank'in iki sene boyunca düzenli olarak yazdığı günlüğünden uyarlanmıştır.
Anne ve ailesi Yahudi idi.1942 yılında Adolf Hitler'in Hollanda'ya girmesiyle 2 yıl boyunca kendi ailesi ve başka bir ailesiyle saklanmak zorunda kaldı.Ama olmadı.Polisler bastı.Herkesi götürdü,ayrı kamplara koydu.Kadınların,erkeklerin saçları kesildi.Köle gibi çalıştırıldılar.Hasta,yaşlı ve çocuk olanları meşhur gaz odalarında yaktılar.Anne Frank ve kız kardeşi tifodan dolayı öldüler.Tek hayatta kalan babaları Otto Frank oldu ve Anne'in günlüğünü kitap olarak bastırdı.Anne 15 yaşında vefat etti.
Filmde birde haham vardı.Haham,aynı zamanda tarih ve felsefe öğretmeniydi.Bir asker bir çeşit sınava hazırlanıyordu ve Hahamdan ders alıyordu.Hahamdan ona sorular sormasını istediğinde,Haham ona "Vicdan"ı sordu ve askerin cevabı; "Vicdan Yahudilerin icat ettiği bir şeydir." Haham o askeri iyice köşeye sıkıştırınca askerin tek yapabildiği tabancasını Hahamın yüzüne doğrulttu.Ama vuramadı.Yahudilerin icat ettiği vicdanı el vermedi.Haham sonra genç bir erkek çocuğunu kurtarmak için kendini feda edip gaz odasına yollandı.
Anne'in hayalleri vardı.Anne evlenmeden önce yazar olacaktı.O çeşitli romanlar yazacaktı.Belki Dünyayı değiştirecekti.O,büyüyecekti.Büyümedi.Aynı zamanda o gaz odasına giden küçük çocuklarında hayalleri vardı belki.Ama onlar "Ari Kan"dan değillerdi.
Büyüyemeyen ve büyütülemeyen çocuklar ve Anne için...
Teşekkürler,
Caroler
12 Temmuz 2012 Perşembe
Oscar'ın ilk Siyahisi!
Amerika'nın yirmili yıllarda doğmuş genç ve güzel bayanları çoktur.Hepimizin bildiği gibi Marilyn Monroe ve Audrey Hepburn'de onlardandır.Onları diğer bayanlardan ayıran özellikleri aktrist olmalarıdır.. Bu iki güzel bayan,sinemaya bir çok eser vermiştir;fakat ne yazık ki sonları aynı olmamıştır.Marilyn,Audrey Hepburn gibi ölmemiştir,o intihar etmiştir.İkisinin de etkin olduğu yıllar hemen hemen aynıdır.Ama asıl size anlatacağım güzel aktrist 'Dorothy Dandridge'.O da Marilyn ve Audrey'le aynı dönemleri paylaşmıştır.Belki çoğunuz bilmiyordunuz.Evet! Ben de bilmiyordum. Ta ki Halle Berry'nin Dorothy Dandridge'e tekrar hayat verdiği "Introducing Dorothy Dandridge/Karşınızda Dorothy Dandridge" filmini izledikten sonra tanıdım ve araştırdım.Hadi size anlatmaya başlayalım!
Dorothy Dandridge 9 Kasım 1922'de Cleveland,Ohio'da doğmuş.Annesi de oyuncu olan Dorothy'nin bir de Vivian adında bir kardeşi vardı.Dorothy'nin ilk maceraları küçük kulüplerin sahnelerinde başladı.Dorothy kendisi kadar güzel bir sese de sahipti.Ablasıyla sahneler de dans edip,şarkı söylerdi.Arada sırada annesi Ruby'de kızlarına katılırdı.Ruby bir oyuncuydu ama sinema filmlerinde sadece hizmetçi rolünü veya küçük rolleri oynardı.Dorothy de bir yıldız ışığı vardı ama bunun keşfedilmesi gerekiyordu.Dandridge 2 kez evlenmiş ve 2 evliliği de bu genç güzel kadını mutlu edememiştir.Dorothy'nin ilk eşi Harold Nicholas'tan bir kızı olmuştur,ne yazık ki Dorothy'nin kızı zihinsel engelliydi.
Dorothy'nin kariyeri Carmen filmini çekene kadar pek de parlak değilmiş.Ama o Carmen'e hayat verince sesini,güzelliğini ve başarısını tüm Dünya'ya duyurmakla kalmamış,sinema tarihinin en önemli ödülü olan Academy Awards'a(Akademi Ödülleri) en iyi kadın oyuncu olarak aday gösterilmiş.Bu tabi "Pek Asil Beyazları" rahatsız etmedi mi? Etti. Fakat Akademi kararlıydı.Ödülü alamasa da Dorothy Oscar'a aday gösterilen ilk siyahi olmayı başardı.
Dorothy çok acı çekti.Ama o acılar sayesinde hayatla mücadele edebildi.Dorothy 42 yaşında hayatını aşırı doz antidepressanttan kaybetti.
Dorothy iş hayatı boyunca bir çok zorlukla karşılaşmış.Yeri gelmiş otel odaların da tıkılı kalmış,yeri gelmiş havuza girmesi yasaklanmış.Bunlar bizim için garip zorluklar olsa da aslında bunların hepsi Dorothy'nin bir afro-amerikan olmasından dolayı karşılaştığı zorluklardı.Siz bir aktristsiniz ve size yapılan muamele bu.Sizin teninizin kirli olduğunu iddaa edip,havuzu kirleteceğinizi düşünüyorlardı.Bu "Pek Asil Beyazlar"ın cahilliğinden başka neyini gösterirdi ki.Dorothy kendileriyle aynı ortam da bulunamıyordu ama sahnede onun adını haykırıyorlardı.Ondan,onları eğlendirmesini istemeyi biliyorlardı.
Gördüğünüz üzere aktör ya da aktrist veya şarkıcı olmanız fark etmiyordu.Siz Zenciyseniz hiç bir farkınız olmayacaktı size hala kirli,uygarlık dışı varlıklar olarak bakacaklardı.Çünkü farkında değillerdi asıl uygarlık dışı varlıkların,barbarların onlar olduğu...
Teşekkürler,
Caroler
Dorothy Dandridge 9 Kasım 1922'de Cleveland,Ohio'da doğmuş.Annesi de oyuncu olan Dorothy'nin bir de Vivian adında bir kardeşi vardı.Dorothy'nin ilk maceraları küçük kulüplerin sahnelerinde başladı.Dorothy kendisi kadar güzel bir sese de sahipti.Ablasıyla sahneler de dans edip,şarkı söylerdi.Arada sırada annesi Ruby'de kızlarına katılırdı.Ruby bir oyuncuydu ama sinema filmlerinde sadece hizmetçi rolünü veya küçük rolleri oynardı.Dorothy de bir yıldız ışığı vardı ama bunun keşfedilmesi gerekiyordu.Dandridge 2 kez evlenmiş ve 2 evliliği de bu genç güzel kadını mutlu edememiştir.Dorothy'nin ilk eşi Harold Nicholas'tan bir kızı olmuştur,ne yazık ki Dorothy'nin kızı zihinsel engelliydi.
Dorothy'nin kariyeri Carmen filmini çekene kadar pek de parlak değilmiş.Ama o Carmen'e hayat verince sesini,güzelliğini ve başarısını tüm Dünya'ya duyurmakla kalmamış,sinema tarihinin en önemli ödülü olan Academy Awards'a(Akademi Ödülleri) en iyi kadın oyuncu olarak aday gösterilmiş.Bu tabi "Pek Asil Beyazları" rahatsız etmedi mi? Etti. Fakat Akademi kararlıydı.Ödülü alamasa da Dorothy Oscar'a aday gösterilen ilk siyahi olmayı başardı.
Dorothy çok acı çekti.Ama o acılar sayesinde hayatla mücadele edebildi.Dorothy 42 yaşında hayatını aşırı doz antidepressanttan kaybetti.
Dorothy iş hayatı boyunca bir çok zorlukla karşılaşmış.Yeri gelmiş otel odaların da tıkılı kalmış,yeri gelmiş havuza girmesi yasaklanmış.Bunlar bizim için garip zorluklar olsa da aslında bunların hepsi Dorothy'nin bir afro-amerikan olmasından dolayı karşılaştığı zorluklardı.Siz bir aktristsiniz ve size yapılan muamele bu.Sizin teninizin kirli olduğunu iddaa edip,havuzu kirleteceğinizi düşünüyorlardı.Bu "Pek Asil Beyazlar"ın cahilliğinden başka neyini gösterirdi ki.Dorothy kendileriyle aynı ortam da bulunamıyordu ama sahnede onun adını haykırıyorlardı.Ondan,onları eğlendirmesini istemeyi biliyorlardı.
Gördüğünüz üzere aktör ya da aktrist veya şarkıcı olmanız fark etmiyordu.Siz Zenciyseniz hiç bir farkınız olmayacaktı size hala kirli,uygarlık dışı varlıklar olarak bakacaklardı.Çünkü farkında değillerdi asıl uygarlık dışı varlıkların,barbarların onlar olduğu...
Teşekkürler,
Caroler
9 Nisan 2012 Pazartesi
Birlik Olmak!
Merhaba!
Uzun bir dinlenme arasından sonra Blog'umuza yazı yazmaya devam edebiliriz.Bugün "Birlik Olmak" diye bir başlık attım."Zafer Gecesi" filmini bilir misiniz? 2004 yılı Amerikan yapımı film.Kısaca bahsedeyim size.Filmde 1988 yılında Teksasta Permian Lisesi Panterleri'nin (Rugby Takımı) bir anda yükselişi hakkında ve tabii onların yaşadığı dramlar,sosyo-ekonomik sorunlar.İzlemeye değer bir film ve dikkatinizi çekecekse yaşanmış bir hikaye.Tabii bu yaşanmış hikaye H.G.Bissinger'ın aynı adlı kitabından alınmış.Kendisi Panterlerin tüm sürecini takip etmiş.Şimdi herkes düşünüyordur,birlik olmakla ne alakası olduğunu,ona da şimdi geliyorum.Filmi izlerken takımın birliğini görüyorsunuz.Siyah-Beyaz ayırt etmeden,beraberce yol almak,birbirinize destek olmak,bütün bu duyguları görüyorsunuz.Hala ezilen Afro-Amerikan'ların Permian Panterlerinde birbirlerini nasıl desteklediklerini de görebilirsiniz.İşte belki bu filmin Irkçılıkla alakası fazla olmasa da bir ders çıkarabilirsiniz benim gibi."Birlik Olmak" herkesin ihtiyacı olduğu bir şey.Biz de Panterlerden örnek alıp birlik olmaya,birbirimize destek olmaya ne dersiniz?
Teşekkürler,
Caroler
Meraklısına!!
http://www.mojoland.net/index.php?option=com_content&view=article&catid=55%3Acatoldrost&id=113%3Arost88&Itemid=125
Uzun bir dinlenme arasından sonra Blog'umuza yazı yazmaya devam edebiliriz.Bugün "Birlik Olmak" diye bir başlık attım."Zafer Gecesi" filmini bilir misiniz? 2004 yılı Amerikan yapımı film.Kısaca bahsedeyim size.Filmde 1988 yılında Teksasta Permian Lisesi Panterleri'nin (Rugby Takımı) bir anda yükselişi hakkında ve tabii onların yaşadığı dramlar,sosyo-ekonomik sorunlar.İzlemeye değer bir film ve dikkatinizi çekecekse yaşanmış bir hikaye.Tabii bu yaşanmış hikaye H.G.Bissinger'ın aynı adlı kitabından alınmış.Kendisi Panterlerin tüm sürecini takip etmiş.Şimdi herkes düşünüyordur,birlik olmakla ne alakası olduğunu,ona da şimdi geliyorum.Filmi izlerken takımın birliğini görüyorsunuz.Siyah-Beyaz ayırt etmeden,beraberce yol almak,birbirinize destek olmak,bütün bu duyguları görüyorsunuz.Hala ezilen Afro-Amerikan'ların Permian Panterlerinde birbirlerini nasıl desteklediklerini de görebilirsiniz.İşte belki bu filmin Irkçılıkla alakası fazla olmasa da bir ders çıkarabilirsiniz benim gibi."Birlik Olmak" herkesin ihtiyacı olduğu bir şey.Biz de Panterlerden örnek alıp birlik olmaya,birbirimize destek olmaya ne dersiniz?
Teşekkürler,
Caroler
Meraklısına!!
http://www.mojoland.net/index.php?option=com_content&view=article&catid=55%3Acatoldrost&id=113%3Arost88&Itemid=125
24 Mart 2012 Cumartesi
Haksızlık
Eskiden beri insanlar hak yemeyi çok sevmişler.Adalette bile bu böyle olmuş.Haksız yere suçlanmışlar.1930'lar da da zencilere karşı böyle haksızlık yapıyorlarmış.Şimdi değişti mi diye sorsanız hayır sadece azaldı.Bir insana hak ettiğini vermemek ona hakkını tanımamak insanların geleneği haline gelmiş.Düşünün ki, o kadar çok çalışıyorsunuz ve mükemmel işler çıkarıyorsunuz ama size terfi vermek veya tebrik etmek yerine kusursuz çalışmanızda kusur arıyorlar ve sizin kadar hak etmeyen birini beğenip seçiyorlar.İşte zenciler de buna daha fazla dayanamadılar.Bırakın işi, onlar o kadar çalışıp,otobüste dinlenmek için,oturmak için,bir koltuğu bile hak etmiyorlardı.Şimdi siz insanlara sesleniyorum.Biraz bakın etrafınıza ve haksızlığa uğrayanları görün.Onların haklarını veren siz olun,belki böylece insanlık adına bir şey yapmış olursunuz...
Teşekkürler,
Caroler
Teşekkürler,
Caroler
22 Mart 2012 Perşembe
Projemizi sunmamıza son bir gün kaldı.Heyecan dorukta.Hem iyi bir not almak hem de gerçekten insanlık adına çaba sarfetmek bizi çok gururlandırdı.Umarım bu çabalarımız gerçekten iyi bir şey olabilir.İnanıyoruz ki sizleri biraz olsun bu insanlık dışı ayrımcılık hakkında bilgilendirebilmişizdir.
Teşekkürler,
Caroler
Teşekkürler,
Caroler
20 Mart 2012 Salı
Proje
Projemizin Sunumuna az kaldı ve biz son hazırlıklarımızı yapıyoruz.Bu süreçte blogumuza fazla girip birşeyler paylaşamadık ama şu an rahat olduğumuzdan dolayı bol bol yazabiliriz...
Teşekkürler,
Caroler
Teşekkürler,
Caroler
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
Top Ten
-
Bu bloğu açtığımızda heyecanlıydık.Hem projemiz için iyi bir izlenim bırakacaktı hem de gerçekten bir amaç uğruna bir şeyler yapmış olacaktı...
-
Amerika'nın yirmili yıllarda doğmuş genç ve güzel bayanları çoktur.Hepimizin bildiği gibi Marilyn Monroe ve Audrey Hepburn'de onlar...
-
Hello! I'm going to put a presentation,It's about the book 'To Kill A Mockingbird'.If you don't know,I think this prese...
-
As you can see,we've just uploaded a Prezi about 'Racism in Movies'.This movies ar made for stop Racism and show us that they...
-
Merhaba! Uzun bir dinlenme arasından sonra Blog'umuza yazı yazmaya devam edebiliriz.Bugün "Birlik Olmak" diye bir başlık at...
-
Anne Frank'i duymuş muydunuz? Ben "Freedom Writers/Özgürlük Yazarları" filminden duymuştum adını.Sonra fazla ilgilenmedi...
-
Eskiden beri insanlar hak yemeyi çok sevmişler.Adalette bile bu böyle olmuş.Haksız yere suçlanmışlar.1930'lar da da zencilere karşı böyl...
-
A little history about Racism... Racism on Prezi
-
Merhaba! İngilizce yayınlarımızın arasına Türkçe yayında eklemeye başladık.Bu siteyi sadece 'Ten Irkçılığı'için değil,Her türlü ırk...
-
Bu şiir belki herşeyi açıklıyordur,biz insanlara.Yaptığımız yanlışları da... This poet tells us how we are